26 Ocak 2012 Perşembe

KEVSER SURESİ

"Kes sesini!"
Kurban

Bak biz sana kevseri verdik.
O halde seni yaratan adına ibadet et.
O’na yönel, onun adına kurban kes.
Şu gerçek ki, senden nefret eden,
(her türlü iyilik ve güzellikten)
kesilmektedir. Ve işte o ebterdir.
Kevser suresi


EY NEFİS!

Nice kurban bayramı gibi bayramın ve kurbanın anlamını idrak edemeden yine veda ediyorsun ona. Etrafında akan kanları, yıkılan hayvanları, kesilen binlerce, milyonlarca ölü bedenleri görüp soruyorsun: Neden?

Neden milyonlarca cana kıymak gerekiyor?

Neden bu vahşet? Neden hayatlar son buluyor? Yaratıcı neden buna izin veriyor?

İçindeki isyanı hissediyor, gafletin yüzünden çektiğin ızdırabı anlıyorum.

Evet biliyorum, herkes gibi sen de sevmezsin yokluğu. Dilinin dokunduğu tat bitmesin istersin, gözüne değen güzellik solmasın istersin. Kulağına fısıldanan sözler dinmesin dersin. Biliyorum,

evet biliyorum, herkes gibi sen de hayata delicesine bağlısın. Bitişleri sevmezsin. Kötü sondan hoşlanmazsın. Ayrılıklar olmasın istersin. Doyumsuzcasına yeniliklere aşık olan kalbinin tükenişlerde tükendiğini biliyorum

Evet herkes gibi sen de baharın solan yapraklarından hüzün devşirir, ayrılıklardan dolayı feleğe sitemler yağdırırsın. Güneşin batışı hüzünlendirir seni. Ölümün yüzüne asla bakamazsın. Bitişler kâbusun olur, yok oluşlar karabasan…

Kendine bir bak. Duygularını bir dinle. Kalbine kulak ver. Dokunduğu bir çiçeğin bile solmasına razı olmayan ve onunla ebediyen var olmak isteyen kalbinin arzusunu keşfet. Her şeyi kendisine düşman eden hatta en çok sevdiğini en büyük bir düşmana çeviren, içinde haykıran, asla kesilmeyen o sese kulak ver. Ne istiyor bir dinle!

Bak, bitmeyen ilişkiler istiyor. Solmayan güller, elemsiz lezzetler istiyor. Daima tazelenen, daima haz veren, tükenmeden artan, arttıkça arzulatan, sona değmeyen, sonsuza giden bir hayat istiyor. Fani, geçici, sönücü olan hiçbir şeye razı olmuyor. Yani kısacası herkes gibi o da Kevser’i istiyor. Hadsiz arzularının karşılandığı bir nehir, sayısız düşmanını defeden bir sığınak istiyor. Bak dinle. Her ilişki onu fısıldıyor. Her çaba ona yöneliyor. Her arzu ona ulaşıyor. Hayata dokunan her varlığın var olmasını isterken aslında onu istiyor. Yaşamlar sönmesin derken onu fısıldıyor.

İşte Kevser sana bu derece yakın. Kalbinin ellerine takılmış. Sıkı tut onu. Sakın bırakma!

Bak, kalbine bitmeyen hayat, sönmeyen lezzet, eksilmeyen güzellik isteten kalbinin sahibini dinle. Sana, kalbin de şahittir ki biz sana Kevser’i verdik, diyor. O zaman kaybetme, içine düştüğün deryayı. Kevser’ini kaybetme. Kevser’in sahibi için namaz kıl ki Kevser sende kalsın. Yani neyi seversen sev, neye bakarsan bak, neye dokunursan dokun O’nun adına dokun, O’nun adına bak onun için sev. Sevdiğin şeyde O’nu gör ve O’nu sev, O’NA YÖNEL. Zira kalbinle sevdiğin her şey O’ndandır. Bitmeyen güzellik O’nundur ve tüm güzeller o güzelliği yansıtır. Tek var olan O’dur ve bütün varlıklar O’nun varlığının şahididir. Tıpkı gölgenin aslına şahitliği gibi. Kevser O’ndadır. O’nunladır ve O’ndandır. O hâlde seni O’ndan uzaklaştıran nefsini kurban et. O’nunla aranda kurulan bağı kesen, sonsuza uzanan arzularına set koyan nefis engelini kes. Nefsi de O’na ver ki kurban olsun. Sonsuza uzansın, O’na yaklaşsın. Kes göbeğini bağladığın tüm buzağılarını, kes zilletle boyun eğdiğin kuzularını, kes O’ndan seni alıkoyan inat keçilerini. Kibirle yürüyen enaniyet develerini kes. Perestiş ettiğin esbaba sırtını dön, sebeplerin sahibine yönel. Nefsin kanını akıt ki nefesin tükenmesin. Kurban ol ve yaklaş. Kevser’in içine dal. O’nda yok ol. Baki olan sende var olsun. O zaman sen de beka bulur ebediyen var olursun. Kesilmeyen, bitmeyen bir nimet bulursun.

Aksi hâlde helak olursun. O’na ulaşmayan her bakış söner. O’nu arzulamayan her istek gider. O’na dokunmayan her lezzet biter. Ebter olur, yok olur.

Evet asıl vahşet, varlığı sahibinden koparmakla olur. Asıl yok etme, kendinin olmayana sahiplenmekle başlar. Sana verilen bedeni, vereni dikkate almadan sergileme hakkını kendinde görmek, onun kıymetini düşürmektir, asıl vahşet. Varlığı Ezeli Yaratıcı’dan koparmaktır zülüm. Onu sahipsiz bırakmak, anlamsızlık girdabının içine salmaktır vahşet. Canı fenaya boğazlatmaktır cinayet. Ben deyip benliği kendine düşman etmektir kıyım. Cana kıymak canlara can katana canı kurban edememektir. Muhammed A.S.’ın, İbrahim’in A.S.’ın dinine sırt çevirip kendini ve tüm kâinatı yetim bırakmaktır vahşet. Kâinat çapında elemleri yüklenmektir hamakat. Tüm varlığın elemiyle ızdırap çeken duyguları sahibine teslim etmeyip onları tükenmez acılar içinde kıvrandırmaktır.

Ey varlığa âşık, ölümüne bekayı arzulayan, nimete doymayan ve ebed için yaratılan nefis!

Eğer ebter olup helak olmak istemezsen, eğer bekayı istersen kurban ol. Zaten O’nun olanı O’na bağ(ış)la ve “ses”ini kes.
ABDURREŞİD

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder