TEŞEKKÜRLER RABBİM!
“Allah gönderdiği çiçekler için cevap bekler.”
Ve
kul cevap verir:
Ey
Rabbim!
Bir
bahar çiçeğin daha dünya sahnesinden veda ederken ben Sana bu güzel hediyen
karşısında yeterince teşekkürlerimi iletememenin burukluğuyla bilgisayar
tuşlarına dokunmaktayım. Evet Seni hakkıyla zikredemedik ve hakkıyla Sana
ubudiyet edemedik. Ve yine bize sunduğun hadsiz nimetler karşısında Sana
hakkıyla teşekkür edemedik. Zaten bunu yapmaktan da aciziz. Aczimizi ve
kusurumuzu ilan ediyor, Senden avf-ı mağfiret diliyoruz.
Sana
hamd ederiz ki Seni hakkıyla tesbih eden ve Sana hakkıyla teşekkürlerini sunan
mukarreb meleklerin, salih kulların ve hadsiz mevcudatın var. Onlar seni layık
olduğun sena ile övmektedirler. Ve yine sana hamd ederiz ki âlemlere rahmet
olarak yarattığın Resulün Sana layık olduğun şükrü sunmakta ve senin şanına
yakışır bir ubudiyetle sana mukabele etmekte. Biz de O’nun dediği gibi Seni
sena etmekteki aczimizi izhar eder, Seni hakkıyla sena etmeyi yine Sana havale
ederiz.
Evet,
teşekkürler Rabbim. Gönderdiğin bahar çiçekleri için, onlarla âlemlere sunmuş
olduğun nimetler adedince teşekkürler.
Çocukluğumda
baharın gelişini küçük güneşçikler misali dallara doldurduğun mimozalardan
haber alırdım. Güneşin güzelliğini sayısız güneşçiklerle haykıran mimozalar
misali hadsiz esman, çiçeklerin yüzünde gülümser, mücessem kelimelerle gözlerde
okunarak kalbime yol bulurlardı. Senin güzel isimlerini, bozulmamış fıtratıma
okutup sevgini fısıldarlardı kalbimin kulaklarına. Bu sene de uzun zamandan
sonra mimozaları gördüğümde fark ettim, baharı dünyamıza misafir edişini.
Çocukluğumun saf heyecanını yaşadım o sarı güneşçikleri seyrederken. Daha sonra
o güneşçikleri beyaz paketlerin içinde yeşil çimenlere serpmiş olduğun
papatyalar müjdelediler baharı. Onun beyaz taç yapraklarıyla okşanan kalbim.
Sarı kısmın spiral kıvrımlarında sonsuzluğa kapı açıp Sana giden yolları
fısıldadı hayalimin kulaklarına. Ardından kır menekşeleri, derken laleler,
hercai menekşeler, defodiller, mor salkımlar derken bahar gelini duvağını
kaldırarak gülümsediler yüzüme rahmetinin tebessümünü. Kiraz çiçeğinin bolca
gülümseyen pembe çiçekleriyle coşarak sayısız teşekkürler döküldü
dudaklarımdan. Sonra elmanın ve ayvanın beyazın üzerine kondurulmuş pembemsi
çiçeğinin mahcubiyeti misali Sana layıkıyla teşekkür edememenin mahcubiyeti
bürüdü kalbimi. Yeşilin hadsiz tonlarında yapraklar ve her tarafı çepeçevre
kuşatmış çiçekler imdadıma yetiştiler. Onların övgüleri yüreğime su serpti.
Ey
Rabbim!
Eğer
elimden gelse Seni öven hadsiz maddi ve manevi çiçekler gibi bütün zerrat-ı
kainat ve mürekkebatı adedince övgüler, hamdler ve teşekkürler sunardım Sana.
Evet, maalesef gafletim ve kusurlarım bunu yapmama fırsat vermiyor ama en
azından niyet olarak istiyorum. Hiçbir şeye muhtaç olmayan ve hiçbir şeyin
hakkıyla sena edemeyeceği Senden bu niyetimi yapmış gibi kabul etmeni
diliyorum. Bunu istemeye beni cesaretlendiren ise Senin sevgiline söyletmiş
olduğun “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.” sözüdür.
Ey
merhameti bol olan Rabbim!
Beni
önce mümin kullarının arasına al ve sonra da mukarreb melekler ve nebiler
misali Sana yapılan övgüleri benim hesabıma da kabul eyle. Bu niyetimi
amelimden say ve beni Sana çok şükreden, Seni çok zikreden ve Sana çokça ibadet
eden salih kullarının zümresine kat. Beni Sana kulluktan uzaklaştıran engelleri
benden uzaklaştır. Gafletimi uyanıklığa, âdetimi ibadete kalbeyle. Ve hadsiz
günahlarımı hadsiz rahmetinle bertaraf eyle. Seyyiatımı kereminle hasenata
tebdil eyle. Amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder