21 Şubat 2012 Salı


             Ahiret Var mı, Delilin ne?

Bir kişinin ahirete dair sorusu, kuşkusu ya da şüphesi varsa bu insana öncelikle Allah’a iman anlatılmalı diye düşünürdüm ama artık öyle düşünmüyorum. Evet problemin kaynağı Yaratıcı’ya imana dayanır fakat çözüm problemin kendisinden hareketle bulunmalıdır. Zira kişinin Yaratıcı ile olan problemi o noktada düğümlendiğini gösterir. O problem Yaratıcı ile arasına giren bir perde gibidir. O perdeyi aralamalı ki düğüm çözülsün. Goethe’nin deyimiyle şeytanı girdiği delikten çıkarmalı. Biz de önce kişinin o düğümünü çözmesine yardımcı olmalıyız. Zira iman bir bütündür, özellikle ahirete iman Yaratıcı’ya imanla kopmaz bir bütün teşkil eder. Biri diğerinin hem mütemmimi hem açıklayıcısı konumundadır. O yüzden nereden başlarsak başlayalım aynı neticeye ulaşırız. Bu hususu şöyle bir diyalogla açıklamaya çalışalım:

ATEİST: Öldükten sonra ne olacağımızı merak ediyorum. Acaba ölüm geçekten bir son mu? Bu konuda sizin görüşünüz ne?
ABDULLAH: İçinden bir ses ölümün varlığını ya da yok olmayı kabul edemiyor değil mi?
Ate: Evet ama bu kaçınılmaz bir son, öyle değil mi?
Abd: Bir yönüyle öyle. Fakat insanın yaşama karşı duyduğu bu şedit arzuyu tahlil etmek gerekir. Ölmeyi ve yok olmayı istemiyorsun değil mi?
Ate: Elbette bunu kim ister ki? Aslında ölümü isteyenler de bence yokluğun kaçınılmaz bir son olduğunu yani yaşamın sonsuza dek sürmeyeceğini düşünmelerinden kaynaklanıyor. Yani sonunda bitecekse eğer bir an önce bitsin. Çünkü uzadıkça çekilen acı da uzuyor.
Abd: Yani içinde sonsuza dek yaşama arzusu var öyle mi?
Ate: Evet ama acı çekerek ve hayatın ağır yükünü taşıyarak değil?
Abd: Peki hiç düşündün mü içinde bu hiç ölmeme, dolaysıyla sonsuza dek yaşama isteği nereden geldi?
Ate: Bir yerden gelmedi, kendimi bildim bileli orada duruyordu.
Abd: İlginç olan aynı duygu bende de var ve ben bu duyguyu içinde taşımayan bir insana daha henüz rastlamadım.
Ate: Yani…
Abd: Yani içimizde nereden geldiğini bilmediğimiz bir duygu var ve yine şaşırtıcı olan bu duygu bütün insanlarda ortak. Bu ne anlama geliyor?
Ate: Sence ne anlama geliyor?
Abd: İnsanın hiç karşılaşmadığı bir şeyi istemesi şaşılacak bir durum. Sonsuzluğu görmeyen bir insan sonsuz yaşamayı isteyebiliyor. İlginç olan bir diğer durum da bu isteğin sadece kendisine has olmayışı. Gelmiş geçmiş her insanda bu istek var; bu nasıl mümkün olabilir?
Ate: Nasıl?
Abd: Bu ancak tüm insanların aynı duygu ile donatılmış olduğunun göstergesidir. Bu duyguyu içimize kim koymuşsa, hepimizde aynı duygunun varlığıyla, hepimizin yaratıcısı da o olduğu aşikârdır.
Ate: Neden öyle olsun ki?
Abd: Kâinata ve yaratıkların hepsine dikkat et. Aslında bu arzunun her bir şeyde de var olduğunu göreceksin. Adeta her şey yokluğa ve ölüme meydan okumakta. Mesela ağaca bak, bir tohumdan binlerce hayat fışkırıyor. Bir balık kendi hakikatini devam ettirmek istercesine binlerce yumurta yumurtluyor. Tohumla yumurtalar eşeyli-eşeysiz bölünmeler ve sürekli vuku bulan çoğalma isteği bunun göstergesi. Tohumun kalbinde sonsuza dek yaşama isteğinin var olduğunun göstergesi onun sayısız meyve veren bir ağaca dönüşmesi ve sayısız benzerinin onun kalbinden çıkmasıdır. Sivrisinekler, balıklar bakteriler, bölünüp çoğalan tüm hücreler bu isteğin tüm mevcudata potansiyel olarak var olduğunun göstergesi. Her şey kendi lisanıyla bu hakikati âleme haykırıyor. Her şeyde ve özellikle insanda var olan bu sonsuz yaşam arzusu ya da yok olmama isteği bizi her şeyin yaratıcısının tek olduğuna götürür.
Ate: Her şeyin aynı isteğe sahip olması tek bir yaratıcıya işaret etmesi makul gözükse de bu bizim onlara yüklediğimiz bir anlam olabilir.
Abd: Bu sadece bu istek için geçerli olan bir şey değil. Kâinatın başlangıcından bu yana işlevine baktığımızda bu hakikati her yerde görebiliriz. Kâinat adeta hayatı netice versin diye bu tarzda işlemekte ve her şey hayata hizmet etmekte. Bilimlerin varlığı bile buna şahit. Hikmet dediğimiz şey hep buna bakıyor. Hayatın varlığını engelleyecek sonsuz etken varken hayat devam ediyorsa hayat kastediyor demektir. Kâinatın başlangıcından bu yana insanın var olmamasına sebep olacak sonsuz sebep varken bu sonsuz sebebe rağmen insanın var olması insanın kastedildiğinin göstergesidir. Her şey her şeyle mükemmel bir uyum içinde hayatın varlığına hizmet ediyor ve kâinatın başlangıç anında ve şimdiye kadar bütün anlarda vuku bulacak küçücük sapmaların hayatın sonu demek olduğunu bilen biri her şeye rağmen hayatın sürdürüldüğünü görür. Kâinatın her bir varlığı ile uyum içinde devamlılığını sürdüren hayat, tüm kâinatın ortak isteğidir ki bunu meyvesi olan insanın kalbinde ve lisanında dilendirmektedir. O halde insanı yapan ve insanı tüm kâinatın bir meyvesi hükmüne getiren bütün zamanlarda bütün kâinatı da yaratmıştır. Bir şeyi yapan her şeyi yapan ve sonsuz kudret sahibi ve dilediğini irade eden ve yapan olduğunu kâinatın bu işleyişi ile gösteriyor.
Ate: Tamam diyelim ki tüm kâinatın ve insanın yaratıcısı tek ama yine de bu ölümden sonra bir hayatın varlığını göstermez. Peki ahiretin var olduğunu nasıl anlayabiliriz? Ahiretin varlığının delili ne?
Abd: Bizzat kalbinde olan ebediyet arzusunun kendisi ahiretin varlığının delilidir.
Abd: Anlayamadın biraz açar mısın?
Abdullah: Kalbime o arzuyu veren yaratıcı bana istemeyi vermek suretiyle verdiği ya da vereceği nimeti hatırlatıyor. Zira vermek istemeseydi istemeyi vermezdi. İstemeyi veren vereceğinden dolayı istetiyor. Tıpkı görmeyi veren ve isteten göz vererek gördürmesi ve görüntüyü yaratması gibi. Kulağı ve işitmeyi verdiği gibi o kulağın duyabileceği hadsiz sesleri de yaratmış ve bana işittiriyor. Mideyi vermiş, açlığı ona vesile yapmış, yiyeceğe karşı iştah yaratmış ve dilin tadabileceği hadsiz tatları ve tatmakları yaratmış. Bu âlemde neyi istetmişse onun karşılığını da yaratmış. Sonsuzluk bu âleme sığmayan bir nimet fakat onun verildiğinin delili içimizde olan sonsuzluk isteği. Ve Yaratıcı’ya ait tüm özellikler ancak ahiretin varlığıyla anlam kazanıyor. Aksi takdirde bütün güzel sıfatlar zıtlarına dönüyor. Rahmet azaba, hikmet abesiyete, adalet zulmete dönüyor. Yaratıcı sonsuz kudretiyle buna müsaade etmez. Kendi hadsiz güzel özelliklerini zıddına çevirmez. Bu âlem bunun şahididir. İçimizdeki adalet özlemi, rahmet beklentisi, anlam arama çabası, kusursuz güzelliğe duyulan aşk ve daimi sürur içinde ebedî yaşama arzusu bunun şahidi ve delilidir. İçinde kâinatı çınlatacak derecede haykıran ebediyet arzusuna kulak ver o seni Rabbin ile tanıştıracak. Ona kulak ver, o seni arzuna ulaştıracak. Zira O’nu bulan her şeyi bulur. O’nun her şeyin sahibi olduğunu bilene her şey vardır ve var olacaktır. Vesselam.
abdurreşid şahin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder