Ahiret Var mı, Delilin ne?
Bir kişinin
ahirete dair sorusu, kuşkusu ya da şüphesi varsa bu insana öncelikle Allah’a
iman anlatılmalı diye düşünürdüm ama artık öyle düşünmüyorum. Evet problemin
kaynağı Yaratıcı’ya imana dayanır fakat çözüm problemin kendisinden hareketle
bulunmalıdır. Zira kişinin Yaratıcı ile olan problemi o noktada düğümlendiğini
gösterir. O problem Yaratıcı ile arasına giren bir perde gibidir. O perdeyi
aralamalı ki düğüm çözülsün. Goethe’nin deyimiyle şeytanı girdiği delikten
çıkarmalı. Biz de önce kişinin o düğümünü çözmesine yardımcı olmalıyız. Zira
iman bir bütündür, özellikle ahirete iman Yaratıcı’ya imanla kopmaz bir bütün
teşkil eder. Biri diğerinin hem mütemmimi hem açıklayıcısı konumundadır. O
yüzden nereden başlarsak başlayalım aynı neticeye ulaşırız. Bu hususu şöyle bir
diyalogla açıklamaya çalışalım:
ATEİST: Öldükten
sonra ne olacağımızı merak ediyorum. Acaba ölüm geçekten bir son mu? Bu konuda
sizin görüşünüz ne?
ABDULLAH: İçinden
bir ses ölümün varlığını ya da yok olmayı kabul edemiyor değil mi?
Ate: Evet ama bu
kaçınılmaz bir son, öyle değil mi?
Abd: Bir yönüyle
öyle. Fakat insanın yaşama karşı duyduğu bu şedit arzuyu tahlil etmek gerekir.
Ölmeyi ve yok olmayı istemiyorsun değil mi?
Ate: Elbette bunu
kim ister ki? Aslında ölümü isteyenler de bence yokluğun kaçınılmaz bir son
olduğunu yani yaşamın sonsuza dek sürmeyeceğini düşünmelerinden kaynaklanıyor. Yani
sonunda bitecekse eğer bir an önce bitsin. Çünkü uzadıkça çekilen acı da
uzuyor.
Abd: Yani içinde
sonsuza dek yaşama arzusu var öyle mi?
Ate: Evet ama acı
çekerek ve hayatın ağır yükünü taşıyarak değil?
Abd: Peki hiç
düşündün mü içinde bu hiç ölmeme, dolaysıyla sonsuza dek yaşama isteği nereden
geldi?
Ate: Bir yerden
gelmedi, kendimi bildim bileli orada duruyordu.
Abd: İlginç olan
aynı duygu bende de var ve ben bu duyguyu içinde taşımayan bir insana daha
henüz rastlamadım.
Ate: Yani…
Abd: Yani
içimizde nereden geldiğini bilmediğimiz bir duygu var ve yine şaşırtıcı olan bu
duygu bütün insanlarda ortak. Bu ne anlama geliyor?
Ate: Sence ne
anlama geliyor?
Abd: İnsanın hiç
karşılaşmadığı bir şeyi istemesi şaşılacak bir durum. Sonsuzluğu görmeyen bir
insan sonsuz yaşamayı isteyebiliyor. İlginç olan bir diğer durum da bu isteğin
sadece kendisine has olmayışı. Gelmiş geçmiş her insanda bu istek var; bu nasıl
mümkün olabilir?
Ate: Nasıl?
Abd: Bu ancak tüm
insanların aynı duygu ile donatılmış olduğunun göstergesidir. Bu duyguyu
içimize kim koymuşsa, hepimizde aynı duygunun varlığıyla, hepimizin yaratıcısı
da o olduğu aşikârdır.
Ate: Neden öyle
olsun ki?
Abd: Kâinata ve
yaratıkların hepsine dikkat et. Aslında bu arzunun her bir şeyde de var
olduğunu göreceksin. Adeta her şey yokluğa ve ölüme meydan okumakta. Mesela
ağaca bak, bir tohumdan binlerce hayat fışkırıyor. Bir balık kendi hakikatini
devam ettirmek istercesine binlerce yumurta yumurtluyor. Tohumla yumurtalar
eşeyli-eşeysiz bölünmeler ve sürekli vuku bulan çoğalma isteği bunun
göstergesi. Tohumun kalbinde sonsuza dek yaşama isteğinin var olduğunun
göstergesi onun sayısız meyve veren bir ağaca dönüşmesi ve sayısız benzerinin onun
kalbinden çıkmasıdır. Sivrisinekler, balıklar bakteriler, bölünüp çoğalan tüm
hücreler bu isteğin tüm mevcudata potansiyel olarak var olduğunun göstergesi.
Her şey kendi lisanıyla bu hakikati âleme haykırıyor. Her şeyde ve özellikle
insanda var olan bu sonsuz yaşam arzusu ya da yok olmama isteği bizi her şeyin
yaratıcısının tek olduğuna götürür.
Ate: Her şeyin
aynı isteğe sahip olması tek bir yaratıcıya işaret etmesi makul gözükse de bu
bizim onlara yüklediğimiz bir anlam olabilir.
Abd: Bu sadece bu
istek için geçerli olan bir şey değil. Kâinatın başlangıcından bu yana işlevine
baktığımızda bu hakikati her yerde görebiliriz. Kâinat adeta hayatı netice
versin diye bu tarzda işlemekte ve her şey hayata hizmet etmekte. Bilimlerin
varlığı bile buna şahit. Hikmet dediğimiz şey hep buna bakıyor. Hayatın
varlığını engelleyecek sonsuz etken varken hayat devam ediyorsa hayat
kastediyor demektir. Kâinatın başlangıcından bu yana insanın var olmamasına
sebep olacak sonsuz sebep varken bu sonsuz sebebe rağmen insanın var olması
insanın kastedildiğinin göstergesidir. Her şey her şeyle mükemmel bir uyum
içinde hayatın varlığına hizmet ediyor ve kâinatın başlangıç anında ve şimdiye
kadar bütün anlarda vuku bulacak küçücük sapmaların hayatın sonu demek olduğunu
bilen biri her şeye rağmen hayatın sürdürüldüğünü görür. Kâinatın her bir
varlığı ile uyum içinde devamlılığını sürdüren hayat, tüm kâinatın ortak isteğidir
ki bunu meyvesi olan insanın kalbinde ve lisanında dilendirmektedir. O halde
insanı yapan ve insanı tüm kâinatın bir meyvesi hükmüne getiren bütün
zamanlarda bütün kâinatı da yaratmıştır. Bir şeyi yapan her şeyi yapan ve
sonsuz kudret sahibi ve dilediğini irade eden ve yapan olduğunu kâinatın bu
işleyişi ile gösteriyor.
Ate: Tamam
diyelim ki tüm kâinatın ve insanın yaratıcısı tek ama yine de bu ölümden sonra
bir hayatın varlığını göstermez. Peki ahiretin var olduğunu nasıl
anlayabiliriz? Ahiretin varlığının delili ne?
Abd: Bizzat
kalbinde olan ebediyet arzusunun kendisi ahiretin varlığının delilidir.
Abd: Anlayamadın
biraz açar mısın?
Abdullah: Kalbime
o arzuyu veren yaratıcı bana istemeyi vermek suretiyle verdiği ya da vereceği
nimeti hatırlatıyor. Zira vermek istemeseydi istemeyi vermezdi. İstemeyi veren
vereceğinden dolayı istetiyor. Tıpkı görmeyi veren ve isteten göz vererek gördürmesi
ve görüntüyü yaratması gibi. Kulağı ve işitmeyi verdiği gibi o kulağın
duyabileceği hadsiz sesleri de yaratmış ve bana işittiriyor. Mideyi vermiş, açlığı
ona vesile yapmış, yiyeceğe karşı iştah yaratmış ve dilin tadabileceği hadsiz
tatları ve tatmakları yaratmış. Bu âlemde neyi istetmişse onun karşılığını da
yaratmış. Sonsuzluk bu âleme sığmayan bir nimet fakat onun verildiğinin delili
içimizde olan sonsuzluk isteği. Ve Yaratıcı’ya ait tüm özellikler ancak ahiretin varlığıyla anlam kazanıyor. Aksi
takdirde bütün güzel sıfatlar zıtlarına dönüyor. Rahmet azaba, hikmet
abesiyete, adalet zulmete dönüyor. Yaratıcı sonsuz kudretiyle buna müsaade
etmez. Kendi hadsiz güzel özelliklerini zıddına çevirmez. Bu âlem bunun
şahididir. İçimizdeki adalet özlemi, rahmet beklentisi, anlam arama çabası, kusursuz
güzelliğe duyulan aşk ve daimi sürur içinde ebedî yaşama arzusu bunun şahidi ve
delilidir. İçinde kâinatı çınlatacak derecede haykıran ebediyet arzusuna kulak
ver o seni Rabbin ile tanıştıracak. Ona kulak ver, o seni arzuna ulaştıracak.
Zira O’nu bulan her şeyi bulur. O’nun her şeyin sahibi olduğunu bilene her şey
vardır ve var olacaktır. Vesselam.
abdurreşid şahin
abdurreşid şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder